Ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapmak, sadece bir yerden bir yere insanları ulaştırmak değil, aynı zamanda onların can güvenliğine dair büyük bir sorumluluk üstlenmektir. Bu sorumluluğun bilincinde olan kanun koyucu, taşımacılık yapan işletmeleri ve seyahat eden yolcuları güvence altına almak için çeşitli sigorta mekanizmaları geliştirmiştir. Bunların en önemlilerinden biri, genellikle "Koltuk Sigortası" veya "Yolcu Taşıma Sigortası" olarak bilinen, ancak resmi adıyla Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası olan bu güvencedir. Bu sigorta, çoğu zaman standart Zorunlu Trafik Sigortası ile karıştırılsa da, aslında bambaşka bir amaca hizmet eden ve her profesyonel taşımacılık işletmesi için hayati öneme sahip yasal bir zorunluluktur.
Yasal Bir Zorunluluk: Bu Sigorta Nedir ve Trafik Sigortasından Farkı Nedir?
İşletme sahiplerinin aklındaki en temel soruyu yanıtlayarak başlayalım: "Zaten aracıma Zorunlu Trafik Sigortası yaptırdım, bu neden ayrıca gerekli?" Bu iki zorunlu sigorta arasındaki fark, korudukları kişilerde ve hizmet ettikleri amaçta yatar. Zorunlu Trafik Sigortası, sizin aracınızın, bir kaza anında üçüncü şahıslara, yani aracınızın dışındakilere verdiği zararları karşılar. Karşı şeritteki bir araba, bir yaya veya bir trafik levhası bu kapsama girer. Onu, aracınızın dış dünyayla olan ilişkisini düzenleyen bir kalkan olarak düşünebilirsiniz.
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ise, tam tersine, bu kalkanın içine dönerek, en değerli varlıkları, yani aracınızın içinde seyahat eden yolcularınızı, şoförünüzü ve yardımcı personelinizi korur. Bu sigorta, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu gereğince zorunlu tutulmuştur ve amacı, bir kaza sonucu araç içindekilerin uğrayacağı bedensel zararları (vefat ve kalıcı sakatlık) güvence altına almaktır. Kısacası, biri aracın dışını, diğeri ise içini koruyan, birbirini tamamlayan iki ayrı ve zorunlu güvencedir.
Kimler ve Hangi Araçlar Bu Sigortayı Yaptırmakla Yükümlüdür?
Bu sigortanın zorunluluğu, aracın kullanım amacına ve sahip olduğu yetki belgesine bağlıdır. Ruhsatında ticari olarak yolcu taşımak üzere tescil edilmiş ve ilgili yönetmelikler kapsamında olan tüm araçlar bu poliçeyi yaptırmak zorundadır. İster büyük bir metropolde yüzlerce personeli fabrikalarına taşıyan bir servis filosu yönetin, ister Ege sahillerinde turistleri gezdiren bir turizm şirketi olun, eğer aracınızla ticari amaçlı yolcu taşıyorsanız bu sigorta sizin için bir mecburiyettir. Başlıca zorunlu olan araç ve taşımacılık türleri şunlardır:
Şehirlerarası ve uluslararası yolcu otobüsleri
Turizm amaçlı taşımacılık yapan otobüs, midibüs ve minibüsler (Turlar, havalimanı transferleri vb.)
Personel ve okul servis araçları
Belirli hatlarda çalışan şehir içi minibüsler (dolmuşlar) ve halk otobüsleri
Bu araçların sahipleri, ticari faaliyetlerine devam edebilmek ve yasal denetimlerde sorun yaşamamak için bu poliçeyi her yıl düzenli olarak yenilemekle yükümlüdür.
Teminatların Kapsamı ve Primlerin Hesaplanması
Bu poliçe, "ferdi kaza" temelleri üzerine kurulmuştur ve seyahat sırasında meydana gelen bir kaza sonucu ortaya çıkacak en büyük iki riski güvence altına alır: Vefat Teminatı ve Kalıcı Sakatlık Teminatı. Kaza sonucu bir yolcu, sürücü veya personelin hayatını kaybetmesi durumunda yasal mirasçılarına; kalıcı olarak sakatlanması durumunda ise kendisine, sakatlık oranına göre bir tazminat ödenir.
Poliçenin teminat limitleri, yani kaza başına ve kişi başına ödenecek maksimum tazminat tutarları, sigorta şirketlerinin inisiyatifinde değildir. Bu rakamlar, her yıl Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından günün ekonomik koşullarına göre güncellenir ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girer. Bu, tüm sigorta şirketlerinin aynı asgari güvenceyi sunmasını sağlar. Poliçenin primi ise birkaç ana faktöre göre hesaplanır. En temel belirleyici, aracın ruhsattaki resmi yolcu kapasitesidir (koltuk sayısı). Koltuk sayısı arttıkça, taşınan risk de artacağı için prim yükselir. Bunun yanı sıra, aracın kullanım amacı da (örneğin, şehirlerarası yolcu otobüsü mü, yoksa bir okul servisi mi olduğu) risk analizini ve dolayısıyla primi etkileyen önemli bir faktördür. Oğul Sigorta üzerinden teklif alırken, farklı sigorta şirketlerinin bu kriterlere göre belirlediği rekabetçi primleri kolayca karşılaştırabilirsiniz.
Hasar Anında Süreç ve İşletmecinin Sorumlulukları
Bir kaza meydana geldiğinde ve aracınızdaki yolcular veya personel zarar gördüğünde, işletme sahibi olarak soğukkanlılığınızı koruyup doğru adımları atmanız gerekir. Öncelikle, yaralılara ilk yardımın yapılması ve acil sağlık ekiplerinin çağrılması sağlanmalı ve mutlaka resmi kaza tutanakları (Trafik Polisi veya Jandarma zaptı) tutturulmalıdır. Ardından, vakit kaybetmeden durum Oğul Sigorta'ya veya doğrudan poliçenizin ait olduğu sigorta şirketine bildirilmelidir.
Bu aşamadan sonra sigorta şirketi devreye girerek hasar sürecini yönetir. Bu süreç, işletme sahibini, bir kaza sonrası yaşanabilecek kaotik ortamda, onlarca yaralı veya hak sahibi ile tek tek muhatap olma, tazminat pazarlığı yapma gibi son derece yıpratıcı bir hukuki ve manevi yükten kurtarır. Sigorta şirketi, yaralanan kişilerden veya vefat durumunda yasal mirasçılarından gerekli rapor ve belgeleri (sağlık kurulu raporu, veraset ilamı vb.) talep eder. Dosya tamamlandığında, hak sahiplerine tazminat ödemelerini doğrudan gerçekleştirerek sizin ticari faaliyetinizi, finansal yapınızı ve en önemlisi itibarınızı korur. Bu sigorta, sadece bir poliçe değil, en zor anınızda yanınızda olan profesyonel bir kriz yönetimi ortağıdır.