Hekimlik, insan hayatına dokunan, büyük bir özveri, bilgi ve sorumluluk gerektiren kutsal bir meslektir. Ancak en deneyimli hekimlerin bile en özenli müdahalelerinde, tıp biliminin doğası gereği her zaman beklenmedik sonuçlar ve komplikasyon riskleri mevcuttur. Günümüzün artan hasta bilinci ve yasal hak arayışı, hekimleri, mesleki uygulamaları sırasında ortaya çıkan ve "tıbbi kötü uygulama (malpraktis)" olarak iddia edilen durumlar nedeniyle, kariyerlerini ve kişisel varlıklarını tehdit edebilecek devasa tazminat davalarıyla karşı karşıya bırakmaktadır. İşte Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, bu zorlu ve karmaşık riskler karşısında, hekimin mesleğini gönül rahatlığıyla icra edebilmesi için tasarlanmış en temel hukuki ve finansal koruma kalkanıdır.
Tıbbi Kötü Uygulama (Malpraktis) Nedir ve Sigorta Neleri Kapsar?
Tıbbi kötü uygulama veya yaygın adıyla malpraktis, bir sağlık profesyonelinin, güncel tıp biliminin standartlarına ve genel kabul görmüş uygulama kurallarına aykırı bir şekilde hareket ederek, bir hastanın zarar görmesine neden olmasıdır. Bu, sadece bariz bir ameliyat hatası demek değildir; çok daha geniş bir yelpazeyi kapsar. Poliçeniz, bu tür iddialara karşı sizi korurken, genellikle şu durumları "malpraktis" olarak değerlendirir: Teşhis Hataları (bir hastalığı teşhis edememe veya yanlış teşhis koyma), Tedavi Hataları (yanlış ilaç veya doz uygulama, hatalı cerrahi müdahale, enfeksiyon kontrolünde yetersizlik), Aydınlatılmış Onam Eksikliği (hastayı, uygulanacak tedavi yöntemi, potansiyel riskleri ve alternatifleri hakkında yeterince bilgilendirmeden onayını almak; tedavi başarılı olsa bile bu eksiklik başlı başına bir dava nedeni olabilir) ve Organizasyon Kusurları (hekimin sorumluluğundaki yardımcı personelin hatası, yanlış hasta-dosya eşleşmesi vb.).
Bu iddialar sonucu açılacak bir davada, sigortanız iki ana maliyeti karşılar: Birincisi, mahkemenin veya tarafların uzlaşmasıyla belirlenen Maddi ve Manevi Tazminatlar. İkincisi ve en az ilki kadar önemlisi ise, davanın başından sonuna kadar devam eden ve genellikle çok yüksek meblağlara ulaşan Hukuki Savunma Masraflarıdır (avukatlık ücretleri, bilirkişi raporları, mahkeme harçları vb.).
Poliçenin Teknik Yapısı: "İhbar Esaslı" Koruma ve Avantajları
Bu sigortayı diğer birçok sorumluluk sigortasından ayıran en temel teknik özellik, "ihbar esaslı" (claims-made) bir poliçe olmasıdır. Bu karmaşık gibi görünen ama hekim lehine olan yapı, iki önemli koruma sağlar:
Geriye Dönük Koruma (Retroaktif Tarih): Bu özellik sayesinde, bugün yaptırdığınız bir poliçe, sadece bu yıl yaptığınız işlemleri değil, aynı zamanda geçmişteki (genellikle 10 yıla kadar) mesleki faaliyetlerinizi de güvence altına alır. Örneğin, 2023 yılında yaptığınız bir ameliyatla ilgili bir hasta, poliçenizi yenilediğiniz 2025 yılında size dava açarsa, bu talep 2025 yılı poliçeniz kapsamında karşılanır. Bu, geçmişe dönük potansiyel risklerin üzerinizden kalkmasını sağlar.
İleriye Dönük Koruma (Uzatılmış İhbar Süresi): Bir hekim mesleği bıraktığında veya emekli olduğunda, geçmişte yaptığı bir müdahale nedeniyle kendisine dava açılma riski ortadan kalkmaz. İşte bu durumda, poliçenize ekleteceğiniz "uzatılmış ihbar süresi" (tail coverage) devreye girer. Emekli olduğunuzda alacağınız bu ek güvence ile, örneğin 2025'teki bir ameliyatınızla ilgili 2027'de (emeklilik sonrası) açılabilecek bir dava da teminat altında olur.
Kimler Bu Güvenceye İhtiyaç Duyar ve Kapsamı Nedir?
1219 sayılı Kanun gereğince, Türkiye'de mesleğini icra eden tüm tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan hekimlerin bu sigortayı yaptırması zorunludur. Bu zorunluluk, hekimin nerede çalıştığına bakılmaksızın geçerlidir. Yani, ister kendi özel muayenehanenizde serbest çalışın, ister bir özel hastanede veya bir kamu (devlet) hastanesinde kadrolu olun, bu güvenceye sahip olmanız gerekir. Poliçe, sadece sizin doğrudan yaptığınız müdahaleleri değil, aynı zamanda sizin denetiminiz ve sorumluluğunuz altında çalışan hemşire, ebe, sağlık memuru gibi yardımcı sağlık personelinin bir kusuru sonucu hastanın zarar görmesi durumunda size yöneltilecek tazminat taleplerini de kapsar.
Hasar Anında Süreç: Bir Tazminat Talebi ile Karşılaşıldığında Ne Yapmalı?
Bir hastadan veya avukatından, tıbbi bir uygulama nedeniyle tazminat talep edildiğini belirten bir ihtarname veya bir dava dilekçesi almak, bir hekim için son derece stresli ve profesyonel hayatını sorgulatan bir andır. Bu noktada atılacak en doğru ve en önemli adım, hiçbir şekilde hasta veya avukatıyla doğrudan bir müzakereye girmeden, durumu derhal Oğul Sigorta'ya veya sigorta şirketinize bildirmektir.
Bu ihbarla birlikte, sigorta poliçeniz sadece bir finansal güvence olmaktan çıkar ve bir hukuki savunma mekanizmasına dönüşür. Sigorta şirketi, bu alanda uzmanlaşmış, tıp hukukunu ve Yargıtay kararlarını çok iyi bilen profesyonel hukuk bürolarını sizin adınıza görevlendirir. Bu andan itibaren, tüm yasal süreç, savunma stratejisinin oluşturulması, bilirkişi raporlarına itirazlar ve olası bir uzlaşma müzakeresi, bu uzman ekip tarafından yönetilir. Sizin, bu yıpratıcı hukuki süreçle tek başınıza mücadele etmeniz gerekmez. Bu, hekimin hem mesleki faaliyetine odaklanmaya devam etmesini hem de bu zorlu süreçte en doğru ve en güçlü hukuki desteği almasını sağlar.