Su ürünleri yetiştiriciliği, doğayla en sert mücadelenin verildiği, yüksek yatırım maliyetleri ve operasyonel riskler içeren stratejik bir üretim dalıdır. İster denizlerde ağ kafeslerde yapılan Çipura, Levrek, Orkinos yetiştiriciliği olsun; ister iç sularda veya karada yapılan Alabalık tesisleri olsun, üreticinin sermayesi tamamen suyun ve doğanın insafına kalmıştır. Beklenmedik bir fırtına, ani bir kirlenme, yaz aylarında yaşanan alg patlamaları veya sinsi bir hastalık, bir yetiştirme sezonunun tüm emeğini ve balık biyokütlesini (stokunu) yok edebilir. İşte Devlet Destekli Su Ürünleri Sigortası, bu büyük ölçekli riskleri yönetilebilir kılmak ve yetiştiricinin faaliyetine devam edebilmesini sağlamak amacıyla TARSİM tarafından sunulan, primin yarısının devlet tarafından karşılandığı hayati bir koruma kalkanıdır.
Su Ürünleri Sigortası Neleri Kapsar? Hastalıktan Doğal Afetlere
Bu sigorta, Tarım ve Orman Bakanlığı kayıt sistemlerine (SKS) kayıtlı olan su ürünlerini; genel hastalıklar, paraziter ve bakteriyel enfeksiyonlar, doğal afetler ve kazalara karşı teminat altına alır. Poliçenin kapsamı oldukça geniştir; sadece balık ölümlerini değil, aynı zamanda çevresel felaketleri de içerir. Örneğin, denizdeki kafeslerinizin fırtına, hortum veya deprem nedeniyle parçalanması, ağların yırtılarak balıkların kaçması, sel ve su baskını nedeniyle havuzların taşması veya kirlenmesi poliçe kapsamındadır. Ayrıca, su ürünleri yetiştiriciliğinin en büyük kâbusu olan "ani oksijen yetersizliği", sudaki ani sıcaklık ve tuzluluk değişimleri, "alg patlaması" (red-tide) gibi fitoplanktonik olaylar ve zehirli deniz analarının neden olduğu ölümler de sigorta güvencesi altındadır. İsteğe bağlı olarak, sadece balık stoku değil, kafes ve ağ donanımları da kazalara karşı sigortalanabilir.
Başvuru Şartları ve SKS (Su Ürünleri Kayıt Sistemi)
Devlet destekli sigortadan yararlanabilmenin ilk ve en önemli şartı, işletmenizin ve yetiştirdiğiniz ürünlerin Su Ürünleri Kayıt Sistemi'ne (SKS) kayıtlı olmasıdır. Poliçe düzenlenirken, tesisinizin yasal izinleri, yıllık üretim kapasitesi, stoktaki balık miktarı (adet ve ortalama ağırlık) ve kafes/havuz bilgileri doğrudan bu sistem üzerinden esas alınır. Bu nedenle, sigorta yaptırmadan önce Tarım ve Orman İl/İlçe Müdürlüklerindeki kayıtlarınızın güncel stok durumunuzu yansıttığından emin olmanız gerekir. Ayrıca TARSİM, risk incelemesi sırasında tesisin teknik altyapısını, kafeslerin dayanıklılığını, ağların bakım durumunu ve kullanılan yemleme/izleme sistemlerini denetleyerek, modern yetiştiricilik kriterlerine uygun işletmeleri teminat altına alır.
%50 Devlet Desteği ve Maliyet Avantajı
Yüksek sermayeli bir iş kolu olan su ürünleri yetiştiriciliğinde, sigorta primleri işletme giderleri içinde önemli bir yer tutabilir. Ancak devlet, bu stratejik sektörü desteklemek amacıyla poliçe priminin %50'sini doğrudan hibe olarak karşılar. Yani yetiştirici, milyonlarca liralık balık stoğunu sigortalatırken hesaplanan primin sadece yarısını öder. Üstelik prim ödemeleri, balık hasat dönemlerine ve nakit akışına uygun vadelerle planlanabilir. Bu destek sayesinde, bir afet anında işletmenin batmasını engelleyecek olan sigorta, lüks bir harcama olmaktan çıkıp, sürdürülebilir üretimin zorunlu bir parçası haline gelir.
Hasar Anında Kritik Süreç: 24 Saat Kuralı
Su ürünlerinde ölümler çok hızlı gerçekleşir ve bozunma süreci (otoliz) hemen başlar. Bu nedenle hasar yönetimi, karadaki hayvancılıktan çok daha hassastır. Bir hastalık belirtisi görüldüğünde, toplu ölümler başladığında veya kafeslerde bir kaza (yırtılma, fırtına hasarı) meydana geldiğinde, olayın fark edilmesinden itibaren en geç 24 saat içinde TARSİM Çağrı Merkezi'ne veya Oğul Sigorta'ya ihbar yapılması zorunludur. İhbar üzerine, konusunda uzman Su Ürünleri Mühendisi eksperler tesise gelerek su analizleri yapar, ölü balıklardan numune alır ve hasar nedenini bilimsel verilerle tespit eder. Özellikle kafes hasarlarında, stok sayımı ve kaçan balık tespiti, su altı kameraları veya dalgıçlar marifetiyle yapılarak tazminat süreci şeffaf bir şekilde yürütülür.