Güvenlik Firmaları ve İşletmeler İçin Hukuki Koruma
Toplu yaşam ve çalışma alanlarının artmasıyla birlikte, özel güvenlik hizmetleri modern hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Alışveriş merkezlerinden sitelere, fabrikalardan hastanelere kadar her yerde görev yapan özel güvenlik görevlileri, can ve mal güvenliğini sağlamak gibi kritik bir misyonu üstlenirler. Ancak bu misyon, onlara tanınan özel yetkiler (arama, kimlik sorma, müdahale vb.) nedeniyle, aynı zamanda büyük bir hukuki sorumluluğu da beraberinde getirir. Görev sırasında yapılacak en küçük bir hata veya orantısız bir müdahale, üçüncü şahısların zarar görmesine ve bu durumu istihdam eden şirketlerin milyonlarca liralık tazminat davalarıyla karşı karşıya kalmasına neden olabilir. İşte Özel Güvenlik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, bu yüksek riskli ve hassas faaliyet alanında, işletmeleri finansal bir yıkımdan koruyan en temel yasal güvencedir.
Bu Sigorta Nedir ve 5188 Sayılı Kanun Kapsamında Neden Zorunludur?
Özel Güvenlik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, istihdam edilen özel güvenlik görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken üçüncü şahıslara verebilecekleri bedeni ve maddi zararlardan doğan, işverenin hukuki sorumluluğunu teminat altına alan zorunlu bir poliçedir. Bu sigortanın yasal dayanağı, Türkiye'de özel güvenlik hizmetlerinin çerçevesini çizen 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun'dur. Bu kanun, özel güvenlik görevlilerine belirli yetkiler tanırken, bu yetkilerin kullanımı sırasında kamuya karşı oluşabilecek zararların tazmin edilebilmesi için, görevlileri istihdam eden kurumları bu sigortayı yaptırmakla yükümlü kılar. Kısacası bu poliçe, bir tercih değil, bu sektörde faaliyet gösterebilmek için yasal bir ön şarttır ve "kirleten öder" veya "kusursuz sorumluluk" gibi ilkelere benzer şekilde, riskli bir faaliyeti yürütenin topluma karşı finansal bir güvence sunması mantığına dayanır.
Kimler Bu Sigortayı Yaptırmakla Yükümlüdür?
5188 sayılı Kanun kapsamında, iki tür işletme bu sigortayı yaptırmak zorundadır. Bu ayrımı bilmek, sorumluluğun doğru bir şekilde yönetilmesi için kritiktir:
Özel Güvenlik Şirketleri: Ana faaliyet konusu, başka şirketlere, sitelere veya kurumlara özel güvenlik hizmeti sağlamak olan tüm şirketler, istihdam ettikleri her bir güvenlik görevlisi için bu poliçeyi yaptırmakla yükümlüdür. Bu, onların temel ticari faaliyetlerinin bir parçasıdır.
Kendi Bünyesinde Güvenlik Birimi Kuran Kurumlar: Bir özel güvenlik şirketiyle anlaşmak yerine, doğrudan kendi bordrosuyla özel güvenlik görevlisi istihdam eden ve bu amaçla valilikten "özel güvenlik izni" almış olan tüm kurumlar (fabrikalar, AVM'ler, hastaneler, site yönetimleri, bankalar vb.) da kendi personelleri için bu sigortayı yaptırmak zorundadır.
Teminatın Kapsamı: "Görev Esnası", "Üçüncü Şahıs" ve Zarar Türleri
Bu poliçenin güvencesini anlamak için üç temel kavramı netleştirmek gerekir. Poliçe, sadece güvenlik görevlisinin "görevli olduğu süre içinde" ve "görev alanının sınırları dahilinde" yaptığı eylemleri kapsar. Görevlinin mesaisi bittikten sonra veya sorumlu olduğu alanın dışında bir olaya karışması teminat dışıdır. "Üçüncü şahıs" ise, güvenlik görevlisinin kendisi ve onu istihdam eden işveren dışındaki herkestir. Bu kapsama; AVM'deki bir müşteri, sitedeki bir sakin veya misafiri, fabrikaya gelen bir tedarikçi veya olayın yaşandığı yerin yakınından geçen herhangi bir vatandaş dahildir.
Poliçe, bu üçüncü şahısların uğrayacağı iki ana tür zararı karşılar: Bedeni Zararlar, bir müdahale sırasında orantısız güç kullanımı sonucu bir kişinin yaralanması, sakatlanması veya vefat etmesi gibi durumları ve buna bağlı tedavi masraflarını ve tazminatları içerir. Maddi Zararlar ise, yine görevlinin bir eylemi sonucu, üçüncü bir şahsın malına veya mülküne verilen zararları (örneğin bir arama sırasında bir çantanın veya cep telefonunun zarar görmesi) kapsar. En önemlisi, poliçe sadece mahkemenin hükmedeceği tazminatı değil, aynı zamanda bu iddialara karşı şirketinizi savunmak için gereken tüm dava ve avukatlık masraflarını da karşılar.
Hasar Anında Süreç: Bir Tazminat Talebi ile Karşılaşıldığında Ne Yapmalı?
Bir güvenlik görevlisinin dahil olduğu ve bir üçüncü şahsın zarar gördüğü bir olay yaşandığında, bu durum anında bir kriz yönetimi gerektirir. Olay, derhal bir tutanakla kayıt altına alınmalı, deliller (kamera kayıtları vb.) muhafaza edilmeli ve durum vakit kaybetmeden Oğul Sigorta'ya bildirilmelidir. Bir tazminat talebi veya dava ihtarnamesi alındığında, hiçbir şekilde karşı tarafla doğrudan bir müzakereye girilmemeli veya sorumluluk kabul edilmemelidir.
Bu ihbarla birlikte, sigorta poliçeniz bir hukuki savunma mekanizmasına dönüşür. Oğul Sigorta ve sigorta ortakları, bu tür davalarda uzmanlaşmış hukuk bürolarını sizin adınıza görevlendirir. Bu andan itibaren, tüm yasal süreç, savunma stratejisinin oluşturulması, bilirkişi raporlarının incelenmesi ve olası bir uzlaşma müzakeresi, bu uzman ekip tarafından yönetilir. Sizin, bu yıpratıcı ve uzmanlık gerektiren hukuki süreçle tek başınıza mücadele etmeniz gerekmez. Bu, hem işletmenizin finansal olarak korunmasını hem de bu hassas süreçte ticari itibarınızın en az zararla yönetilmesini sağlar.